Doruk İşmen’in yazdığı DAO’lar Hakkında Bilinmeyenler yazısını okuduktan sonra DAO’ların yönetim biçimi hakkında son dönemde tartışılan konulara katkı yapmak istedim. Aslında yazının başlığını DAO’lar Hakkında Bin Yıllardır Bilinenler koymak istedim ama sonradan yukarıdaki başlığı daha uygun buldum. Bu yazıda DAO’lara teknik açıdan değil siyaset felsefesi açısından bakmaya çalışacağım. Teknik tartışmalar ancak konunun felsefi temeli oturduktan sonra işlevsel olabilir.

DAO’lar aslında siyaset felsefesi tarihine baktığımızda bin yıllardır tartışılan konuları kendi içlerinde tekrar tartışmaya açmışlar gibi gözüküyor. Dışarıdan bakıldığında ortada bir grup katılımcı var ve bu katılımcılar ortak bir amacı paylaştıkları için bir topluluk oluşturmuşlar. Bir topluluğun karar alma mekanizmasını belirlemek için demokratik ya da anti-demokratik yöntemler kullanılabilir. DAO’ların çıkış noktası, benim anladığım kadarıyla, herkesin katılımcı olabileceği bir yapı kurarak hali hazırdaki anti-demokratik yönetim yapılarına bir alternatif oluşturabilmek. Eğer DAO’lar güncel yönetim yapılarını taklit edecekse bizlerin neden DAO’lara ihtiyacımız var sorusu benim aklıma ilk gelen sorulardan bir tanesi.

Konuyu uzun uzun anlatmak yerine, Doruk İşmen’in yazısından alıntılar yaparak kendi yorumlarımı katmak bence en doğru yöntem olacaktır ki bu yazının amacı Doruk’un yazısına katkı sağlamak.